İçerenköy mah.Çayır Cad. Üçgen Plaza No:7 Kat:13 34752 İçerenköy -Ataşehir/İSTANBUL (0216) 469-73-40[email protected]

14.12.2000- DENİZCİLİK DÜNYASINDA KILAVUZLUK HİZMETLERİ- DÜNYA Gazetesi, Denizcilik & Logistics

Post 33 of 73

 DENİZCİLİK DÜNYASINDA KILAVUZLUK HİZMETLERİ
Kaptan Aykut Erol
Dekaş Deniz Kılavuzluk AŞ
Yönetim Kurulu Başkanı


2001 yılıyla birlikte 21. yüzyıla merhaba diyecek olan dünyamızın çağdaş ülkeleri artık “sanayi” çağını da geride bırakıp “bilgi” çağına adım atmış bulunuyor.Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ülküsü de daima çağdaş bir ülke olmak olmuştur. Bu ülküyü gerçekleştirmenin yolu artık her zamankinden de çok, bilgiye, belgeye, hukuka değer vermekten geçmektedir. Bilgi çağının bir yansıması da küreselleşmedir. Artık dünyada medeni ülkeler, çağdaş dünyada genel olarak kabul edilmiş bilgi ve hukuk kurallarına aykırı işler yapamazlar. Israrcı olanlar ise çağdaş dünyanın dışına itilirler.

Kılavuzluk hizmetleri kavramı ve yöntemleri de çağdaş dünyanın benimsediği bilgi ve hukuk kurallarına göre tesis edilmiştir. Nitekim, kılavuzluk hizmetlerinin veriliş nedeni, özellikle dar sular kapsamına giren belirli deniz alanlarında, gemileri ve çevreyi kazalardan korumak, dolayısıyla “güvenliği sağlamaktır.” Buna göre, kılavuzluk hizmetlerinin varoluş nedeni “güvenliği sağlamak”olduğu için, dünyadaki tüm çağdaş devletler, verilecek kılavuzluk hizmetlerinin istenen güvenliği verebilmesi için bazı ortak temel kurallar koymuşlardır.

Kılavuzluk hizmetlerinin dünyada uygulanan bir diğer temel kurallarından birisi, kılavuz kaptanların belirli standartlarda eğitilmelerini ve yetiştirilmelerini garanti altına almaktır. Bu nedenle, konuyla ilgili olarak Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) “Kılavuz Kaptanların Eğitimleri ve Yeterlilikleri Hakkında Minimum Standartlar” başlıklı, Res.A.485(XII), kararı vardır. Böylece, kılavuzluk hizmetlerini veren kılavuz kaptanların, bu hizmetlerin gerektirdiği bilgi, beceri ve sıhhate sahip olmaları sağlanır.

Kılavuzluk hizmetlerinin dünyada uygulanan bir diğer temel kuralı, hizmeti verecek Kılavuzluk Teşkilatlarının yapısının ve hizmetlerin verilme usul ve esaslarının devletler tarafından belirlenmesidir. Buna göre, bütün dünyada, sınırları belirlenmiş her bir kılavuzluk bölgesinde yalnızca bir kılavuzluk teşkilatının çalışmasına izin verilmekte ve bu hizmet dalında rekabete kesinlikle izin verilmemektedir.
Bunun nedeni hizmetlerin varoluş nedeninin “güvenlik” olmasıdır. Çünkü, son yüzyıl içinde yaşanan olaylar bu hizmetlerde rekabete izin verilmesi halinde, devlet ne kadar kural koyarsa koysun, rekabetin ücret temeline dayanmasının kaçınılmazlığı sonucunda: Personel ve araç-gereç standartlarının düştüğü, güvenlik için düzen ve organizasyon gereken bu işte kaos yaşandığı, kıyasıya yaşanan rekabetin devletin otoritesini bile sarsan durumlar doğurduğu (bir sonraki gemiyi de almak için hızlı seyredildiği, gemilere yerinde binilip-inilmediği), daha kazançlı görülen gemilere ayrıcalıklı hizmet verilirken diğerlerinin savsaklandığı, ücretlerde yaşanan rekabetin sonucunda gerekli yatırımların yapılmadığı ve en sonunda ise rekabete girenlerden birisinin diğerlerini eleyip alanı tek başına ele geçirdiği ve bunun sonucunda ise ücretlerin dilendiği gibi tespit edildiği olumsuz bir tekelin ortaya çıktığı, görülmüştür.

Böylece yaşanan tecrübelerden ders alan devletler, kılavuzluk hizmetlerinin istenen güvenliği sağlaması için, “Bir bölgede bir Kılavuzluk Teşkilatı çalışabilir” kuralını koymuşlar ve ücretlerin tespitini ise bu teşkilatlara bırakmayıp, devletin koordinasyonluğunda tespit edilmesi yolunu benimsemişlerdir. Bu şekilde de, bilinen anlamda tekel oluşmasını önlemişlerdir.

Ayrıca, çağdaş ülkeler, yüzyıllar içinden süzülüp gelen tecrübelerin ışığında, kılavuzluk hizmetlerinin, kılavuz kaptanların kendilerine ait teşkilatlar tarafından verilmesi halinde en verimli ve güvenli olduğunu tespit etmişlerdir. Bunun için, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Hollanda, İtalya, Fransa gibi tüm çağdaş ülkeler, konuyla ilgili özel kanunlar çıkartarak, bütün ülkede, Kılavuzluk Teşkilatlarının yönetimini kılavuz kaptanların kendilerine bırakmışlardır.

Bu arada yen gelmişken şunu da belirtelim ki, çağdaş ülkeler, varoluş nedeni güvenlik sağlamak olan kılavuzluk hizmetlerine, “devlete gelir sağlamanın bir yolu” gözüyle bakmamakta, ücretlerde ve vergilerde bu dikkate alınmaktadır. Bunun için, bütün ülkede, yönetimini kılavuz kaptanların kendilerine bıraktıkları Kılavuzluk Teşkilatlarını özel kanunlarla yapılandırmışlardır.

Avrupa’ya bir göz atarsak, örneğin, Almanya’da ilk Kılavuzluk Kanunu’nun 1656’da
(Hamburg’da), Fransa’da 1681’de (XIV. Louis tarafından) yürürlüğe konduğunu görüyoruz. Son
dört yüz yıl içinde edinilen tecrübelerden sonra, İtalya’da kökü 1865 yılına dayanan Kılavuzluk
Kanunu 1942 ve daha sonra 1952’de yenilendi; Almanya’da 1954 kanunu 1984’de yenilendi;
Hollanda’da 1957 Kanunu 1988’de yenilendi. Kılavuzluk hizmetlerinde dünyadaki gelişmeler böyleyken, acaba Türkiye’de durum nedir?

Kuşkusuz ülkemizin genel az gelişmişlik düzeyi burada da kendisini göstermektedir. Türkiye’de henüz bir “Kılavuzluk Kanunu” yoktur. Almanya veya diğer çağdaş ülkelerinkine benzer biçimde, Kılavuzluk Teşkilatlarını kılavuz kaptanların kendilerine bırakacak bir Kanun yapmak da şimdilik çok zor gözükmektedir. Çünkü Türkiye’de kılavuzluk hizmetleri, onlarca değişik yapıda (bazıları tekel niteliğinde TCDD ve TDİ gibi) kuruluş tarafından verilmektedir. Ancak, ülkemizin her alanda gösterdiği çağdaşlaşma isteklerine ve değişen şartların zorlamasına uygun olarak, kılavuzluk alanında da son yıllarda çağdaşlaşmaya doğru birkaç adım atılmıştır.

Bunlardan bir tanesi, 1968 tarihli yönetmeliği 30 yıl sonra yenileyerek, IMO’nun kurallarına uygun hale getiren 31 Aralık 1997 tarihli “Kılavuz Kaptan Yeterlilikleri Hakkında Yönetmelik”tir. Bu yönetmelik sayesinde kılavuz kaptanların çağdaş ölçülerde yetişmesi sağlanmıştır. Bu alandaki ikinci gelişme, Türkiye’de ilk kez, kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerini veren teşkilatları çağdaş düzeye getirmek amacıyla 28 Ocak 1998 tarihinde çıkartılan “Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri Teşkilatları Hakkında Yönetmelik”tir.

Türkiye’de kılavuzluk hizmetleri alanında son yıllarda yaşanan ve ülkemizi çağdaş dünyaya bir adım daha yaklaştıran bir gelişme de, Türkiye çapında 128 kılavuz kaptanın, dünyadaki çağdaş ülkelerinkine benzer bir şekilde, bir araya gelerek Deniz Kılavuzluk A.Ş.’ni (DEKAŞ) kurmaları ve İzmit Körfezi ile İskenderun Körfezi’nde kılavuzluk hizmetlerini vermeye başlamalarıdır.

Dünyanın çağdaş ülkelerinde yüzyılların içinden süzülüp gelen deneyimlere dayanarak yıllardır uygulanan, Kılavuzluk Teşkilatlarının yönetimini kılavuz kaptanların kendilerine bırakmanın ne kadar isabetli olduğu, DEKAŞ’ın hizmet verdiği alanlarda hızla kendini göstermiştir. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
– Bu alanlarda daha önce görülen, gemilere geç hizmet verilmesi, geceleri ve bazı hava koşullarında hizmet verilememesi olumsuzlukları, yapılan çağdaş yatırımlar sonucu ortadan kalkmıştır.
-Türkiye’nin en çağdaş yapısına ve teknik donanımına sahip Kılavuzluk İstasyonları inşa edilerek gemilere zamanında, hızlı ve güvenli hizmet sunulmuştur.
– Türkiye’de ilk kez, kılavuzluk istasyonlarında kurulan bilgisayar sistemli gemi verileri ve takibi yanında, renkli radar ve elektronik harita ekranı üzerinde gemi hareketlerinin izlenmesiyle, güvenlik ve hızlılık birlikte sağlanmıştır.
– Türkiye’de ilk kez, çağdaş yapıya ve donanıma sahip, waterjet donanımlı, yüksek hıza sahip kılavuz motorları hizmete konulmuştur.
– Türkiye’de ilk kez kılavuz kaptanlar tarafından kurulmuş bir kılavuzluk kuruluşu olarak, Uluslararası Kılavuz Kaptanlar Birliği’ne (IMPA) üye olunmuştur.
– Uluslararası Denizcilik Örgütü’ nün (IMO) Londra’da yapılan toplantılarında, IMPA’nın, Boğazlarla ilgili konularda Türkiye’ye teknik destek verilmesi sağlanmıştır.
– DEKAŞ, yaptığı çalışmalar ve katkılar nedeniyle beş kişiden oluşan IMPA Teknik
Komitesinin bir üyesi olarak seçilmiştir.
-IMPA’nın iki senede bir yapılan ve yaklaşık bin kişinin katıldığı Genel Kurullarından,
1996’daki Brezilya’nın Rio De Janeiro, 1998’deki Çin Halk Cumhuriyeti’nin Şanghay,
2000’deki Amerika Birleşik Devletleri’nin Honolu’lu kentinde yapıldı. 2002’deki toplantı
Almanya’nın Hamburg kentinde yapılacak. DEKAŞ’ın önerisi üzerine 2004 IMPA Genel
Kurulu’nun İstanbul’da yapılması kabul edilmiştir.
– DEKAŞ’ ın İzmit ve İskenderun Körfezlerinde verdiği hizmetler uluslararası denizcilik yayınlarında (örneğin, Lloyd’s Ports of the World Directory, Port Guide Entry ve Fairplay Ports Guide kitaplarında)yer almıştır.
– Türkiye, DEKAŞ’ın hizmet vermesinden sonra, o alanlarda yabancı gemilere daha önce bekleme ve gecikmeler yüzünden ödenen dövizleri ödemekten kurtulmuştur.
– DEKAŞ’ın hizmet vermesinden sonra, gemi bekleme ve gecikmelerinin ortadan kalkması sayesinde rıhtımlar, tesisler ve yük taşıyıcılar yıllık kapasitelerini artırmış, bu da ekonomiye katkı sağlamıştır.
– DEKAŞ Kılavuzluk Hizmeti veren bir şirket olarak Türkiye’de ilk kez ISO 9002 Kalite Belgesi almış ve dünyada bu belgeyi alabilen ilk beş şirket arasına girmiştir.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, çağımız bilgi, belge ve hukuka saygı çağıdır. Buna uygun davrananlar kazanacak, diğerleri ne kadar hiddetlenirlerse hiddetlensinler, haksız olduklarından kaybedecektir. Çünkü:

• Yüzyılların içinden gelen deneyimlere dayanarak bütün dünyada kılavuzluk hizmetlerinde rekabete izin verilmezken ve bunun nedenleri kanunlara bile yazılmışken, siz çıkıp “Kılavuzluk tekeline karşıyız, rekabet istiyoruz, mücadelemiz sürecek” derseniz, bilime, bilgiye, hukuka karşı gelmiş olursunuz.
• Bütün dünyada kılavuzluk hizmetlerinde “bir bölgede bir teşkilat hizmet verir” ve “ücret tarifeleri devletin koordinatörlüğünde tespit edilir”. Bu Türkiye’de de böyledir. Buna göre, Türkiye’de hizmet veren tüm özel ve kamu kuruluşları aynı belirlenmiş tarifeler üzerinden ücret almaktadır.

• Bir yazıda ileri sürülen “tekel” konusuna da açıklık getirmek gerekir. Bilindiği gibi, bir alanda tekel olabilmesi için, o alanda bir kuruluşun hizmet vermesi yanında, alınan ücret tarifesini de o kuruluşun yapması gerekir. Bu iki şart bir araya gelmezse bilinen anlamda tekel oluşmaz.

Esasen bu konuda, yapılan başvuru üzerine Rekabet Kurumu’nun bu yılın başında verdiği karar da bunu açıkça belirtmektedir:

“Esasen ‘doğal tekel’ olarak da adlandırılabilecek, ekonomik, teknik veya hukuki nedenlerle tam rekabete açılamayan sektörlerde az sayıda (bazı hallerde sadece bir) kuruluşun faaliyet göstermesi buna karşılık düzenleyici bir kurumun sıkı bir denetim oluşturabilecek kanuni yetkilerle donatılmış olması, genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Denizciliğin yüzyıllardır lokomotif sektör konumunda olduğu Kuzey Avrupa ülkeleri’nde de kılavuzluk hizmetleri, ya kılavuz kaptanların oluşturduğu tek bir kuruluş ya da değişik liman bölgelerinde, bir federasyon çatısında birleşen kardeş kuruluşlar tarafından sunulmaktadır.”

• Çağımız bilgi, belge ve hukuka saygı çağıdır. Buna göre Danıştay 10. Dairesinin 15.02.2000 tarihinde, adı geçen yazıda değiştirilmesi istenen yönetmelikle ilgili verdiği kararda şöyle denmektedir.

“Kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin denizde seyir, can, mal ve çevre güvenliğinin sağlanmasına yönelik özelliği dolayısıyla sınırları belli bir bölgede bu hizmetlerin merkezi bir organizasyon tarafından belli bir düzen içinde verilmesi gerektiği nedeniyle, denizcilik hizmetlerinin uluslararası niteliği ve dünyadaki uygulamalar da dikkate alınarak her bir kılavuzluk ve römorkaj bölgesi sınırları içerisinde yalnız bir kılavuzluk / römorkaj teşkilatına izin verilmesi ve bu doğrultuda, bir bölge için birden fazla kuruluşun başvurusu durumunda bunlar içinde en yeterli ekipman ve personeli sağlayacak kuruluşa izin verilmesinde kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
Böylece, dünya uygulamalarına, bilgiye, bilime, hukuka uygunluğu ispatlanmış olan, “bir bölgede bir kılavuzluk teşkilatına izin verilir” ve “kılavuzluk hizmetlerinde rekabet olmaz” kurallarını ve buna uygun yönetmeliği değiştirmek isteyenlere tavsiyemiz, “Şimdi, tek başınıza, astığınız astık, kestiğiniz kestik olan bu vatan sularında….” şeklindeki geçen yüzyıldan kalma hamaset edebiyatı yapmak yerine, çağımız gerçeği olan bilgi ve hukuka değer vermeleridir.

• Son zamanlarda televizyonlardaki bilgi yarışmalarını izleyenler, katılımcıların en zayıf olduğu konunun coğrafya olduğunu fark etmişlerdir. Romanya’nın Baltık kıyısında olduğu şekilde cevap verenler mi ararsınız, Almanya’nın Karadeniz’e kıyısı olduğunu iddia edenler mi? Adı geçen yazıda da “Yunanistan Limanları transit yük hareketlerinde muazzam gelirler elde ediyor. Biz niye bir transit liman ülkesi değiliz? Neden olamıyoruz?” deniyor ve bunun nedeni liman ücretlerinin yüksekliğine bağlanıyor.

Biz de, yine bilgiye başvurun ve lütfen açıp dünya haritasında Türkiye ile Yunanistan’ın, transit yük hareketleri yollarına göre durumlarına bakın, diyoruz. Dünya ticaretine sağ eliyle sol kulağını tutturamazsınız.
Şayet çağdaş bir ülke olmak istiyorsak, bir konu üzerindeki fikirlerimizi adı geçen yazıdaki gibi “hiddet, karalama, çırpınma, paniğe kapılma, kötüye kullanma, başına buyruk, soyma, eziyetin bedelini ödeme korkusu, gaflet, cüret” ve benzeri bilimsel olmayan, bilgi ve belgeye dayanmayan ifadelere yer vererek anlatmak yerine bilimsel ifadelerle anlatmak yolunu seçelim. Yanlışlardan dönmenin de en büyük erdemlerden olduğunu unutmayalım.

Arkalarını ister parasal ister siyasal güce dayansınlar, Türkiye’de artık hiç kimsenin gücü, bilime, dünyaya ve hukuka aykırı işler yaptırmaya ve yapmaya yetmeyecektir. Yapmaya kalkan olursa, hesabını mutlaka verecektir. Ülkemizin çağdaşlığı yakalayacağına olan inancımızı koruyoruz.

This article was written by admin

Menu