Kaptanın Sesi Dergisi Yıl: 1999 Sayı: 4
Kılavuzluk Hizmetlerinde Rekabet Olur Mu?
Kaptan Aykut EROL
Son zamanlarda Türkiye’de kamu kuruluşlarının yanında özel şirketlerin de kılavuzluk hizmetlerini vermeye başlaması, bu konuya hazırlıklı olmayan Ülkemiz’deki bazı çevreleri bir kavram karışıklığına götürmüştür. Bunun üzerine; Denizcilik Müsteşarlığı bu konuda ortaya çıkan yasal boşluğu, dünyadaki, Avrupa’daki uygulamalar ve lMO’nun kararları doğrultusunda çıkardığı “Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri Teşkilatları Hakkında Yönetmelik” ile doldurmuştur.
Daha sonra, dünyadaki uygulamaları ve IMO kararlarını bilmeyen bazı çevreler, adı geçen Yönetmeliğe karşı çıkmış ve kılavuzluk hizmetlerinde de “rekabet” olması gerektiğini savunmaya başlamışlardır.
Kılavuzluk hizmetlerinde rekabet olamayacağı bugüne kadar nedenleriyle ve ilgili IMO kararlarıyla tarafımızdan birçok platformda ifade edildi. Şimdi sizlere bu konuyla ilgili, Merkezi Washington DC.’de bulunan Amerika Birleşik Devletleri Kılavuz Kaptanlar Birliği’nin (APA) 1992’den beri Başkanı olan Jack SPARKS’ın Mart 1998’de Avustralya’da düzenlenen bir denizcilik konferansında yaptığı uzun konuşmayı özetleyerek sunuyorum:
Kılavuzlukta Rekabet
Yaklaşık 100 yıl kadar önce, kılavuzlukta rekabet ABD’de yaygındı. Limanlarda kendi hesabına çalışan bir miktar kılavuz kaptan veya küçük kılavuz kaptan gruplar bulunurdu. Bunlar gelen gemilerle ilk teması kurup “ilk konuşan” (dolayısıyla işi alan) olabilmek için limandan çıkıp millerce açılırlardı. Bazen limana varan bir geminin hiç kılavuz kaptan bulamadığı da olurdu; çünkü bütün kılavuz kaptanlar daha fazla kâr bırakan bir gemiyi karşılamak üzere iyice denize açılmış olurlardı. Limanlar için hiç elverişli olmayan bu sistem gemi işletenlerini de memnun etmemekteydi.
1880’lerde arka arkaya kış kasırgaları ABD’nin doğu kıyılarını vurdu. Kılavuzlayacak gemi bulmak için denize açılmış olan pek çok kılavuz kaptan hayatını kaybetti. Buna karşılık olarak ve denizcilik camiasının da dikkatlerini çekmek üzere, çeşitli limanlardaki kılavuz kaptanlar birlikler kurmaya başladılar. Gemilerle yaptıkları iş akdinde bağımsız kalmaya devam etmekle beraber, kılavuz kaptanlar tek rotasyonlu bir çalışma sisteminde ve pilot motoru, denize açılma, faturalandırma konularında ortaklık ve harcamaları paylaşmada fikir birliği sağladılar.
Bu yapı o zamandan beri kılavuzluk sisteminin temel yapısı olageldi. Bazı eyalet kanunları bütün kılavuz kaptanların tek bir gruba dahil olmalarını veya tek bir grubun pilot motorlarını veya eğitim programını kullanmalarını zorunlu kılar. Diğer yerlerde tek bir birlik yapısı tecrübelerle kendiliğinden oluşmuştur ve kılavuzluk komisyonunun da doğrudan veya dolaylı olarak buna desteği olmuştur. Her eyalet halen verdiği kılavuz kaptan yeterlik belgelerinin sayılarını sınırlı tutmaktadır ve kılavuz kaptanların verdikleri hizmetin karşılığı alacakları tarifeleri belirlemekte ve düzenlemektedir.
Eyalet kılavuzluk sisteminin bu özellikleri geliştiğinde, şu yargıya da varılmıştı: Kılavuzlukta rekabete izin vermektense, ekonomik düzenleme yapmak ve kılavuz kaptanın mesleki faaliyetlerini yakından izlemek daha doğrudur. ABD’nin serbest rekabeti, girişimi ve fırsat eşitliğini öngören katı ulusal politikasına rağmen, bazı faaliyetlerin, özellikle kamu yararına olanlar veya temel olarak kamusal nitelik taşıyanların belli bir düzenleme altında monopol olarak daha iyi yapılacağını hükümet makamları kabul etmektedirler. Mecburi kılavuzluk da bu faaliyetlerden birisidir.
Bu yargının mükemmel ve güncel bir ifadesi “Florida Eyaleti Kılavuzluk Kanunu”nda bulunmaktadır. Orada denmektedir ki: “Kılavuzluk o derece önemli temel bir hizmettir ki, onun devamı ve sürekliliği serbest piyasa rekabetine bırakılmamalı ve devlet tarafından güvence altına alınmalıdır”.
Rekabet Kılavuzluğa Neden Zararlı?
İnanıyorum ki kılavuzlukta ekonomik düzenlemenin neden rekabete tercih edileceğine ilişkin sıkça gösterilen gerekçelere kısaca bir göz atmak yararlı olacaktır. Bunlardan pek çoğu Florida kanununda belirtilmiştir.
1- Rekabet hem kılavuzluğun hem de kılavuzluk düzenleme sistemlerinin doğasına ve işlevine uygun değildir:
Kılavuzluk basit bir ticari faaliyet değildir. Aslında çoğunlukla talep eden müşteriyle bir akit yapılan diğer profesyonel hizmetlerden büyük ölçüde farklıdır. Federal yüksek mahkeme kılavuzluk için “kendine has özel bir kurumdur ve böyle değerlendirilmesi gerekir” demiştir. Bu anlamda, yüksek mahkeme müteaddit defalar eyalet kılavuzluk sistemlerinin çok özel kendine has özellikleri olduğunu ve bu yüzden tamamen bir ticaret gibi görülüp anti-tröst yasaları dahilinde değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmiştir.
Kılavuzluk bir seyir güvenliği düzenlemesidir. Her ne kadar bir eyalet kılavuz kaptanı şeklen bir hükümet görevlisi değil ise de yaptığı, geniş anlamda bakıldığında, idari bir işlevdir. Kılavuz kaptanın öncelikli sorumluluğu, kendisine yeterlik belgesini veren ve kılavuzluk faaliyetlerini hukuki olarak düzenleyen eyaletin (kamu) çıkarlarını korumaktır. Bu açıdan,kılavuz kaptanın yaptığı işin asıl müşterisi gemi veya armatör değil, eyalet (devlet) ve kamu çıkarları olmaktadır.
Eyalet kılavuzluk sistemi sadece yeterlik belgelerini düzenlemekle kalmayan çok daha geniş kapsamlı bir hukuki düzenleme sistemi yoluyla yürütülmektedir.
Sistem, gemilerden kılavuz kaptan almalarını talep etmeye ek olarak, eğitilmiş, yeterlikli, fiziksel olarak hazır kılavuz kaptanları, gemi ayrımı gözetmeksizin 24 saat – 365 gün esasıyla temin etmeyi garanti etmektedir. Bunun başarılabilmesi için, sistem kılavuz kaptan alması gereken bütün gemilere verebilecek şekilde kılavuz kaptanların hizmet vermeye hazır bulundurulmasını ve kılavuzluk kuruluşunun eğitim programları yürütmesini, pilot motorları çalıştırmasını, rotasyon sistemlerini hazırlamasını ve modern, etkin ve güvenli bir kılavuzluk sisteminin gerektirdiği her türlü araç, gereç ve donanım ile destek hizmetlerini temin etmesini şart koşar.
Rekabetçi özel sektör ticaretinden bu tür zorunluluklar istenemez.
2- Rekabet, güvenliği tehlikeye atar:
Karar verme kılavuzluk mesleğinde çok önemlidir. Bir kılavuz kaptan sık sık nasıl bir manevra yapacağı konusunda karar vermek zorunda kalır. Örneğin bir sise girildiğinde veya beklenmedik diğer koşullar ortaya çıktığında, gel-git durumunda, bekleyip beklememek gibi; daha çok zaman alacak daha güvenli bir manevrayı yapmaktansa bir diğer manevra veya rotanın tercih edilmesi veya geminin programlanan saatte varacağı yere ulaşabilmesi için sürat arttırılması veya normal süratte devam edilmesi gibi kararlar.
Eyalet, kılavuz kaptanlardan bu gibi durumlarda bağımsız kararlar vermelerini ve güvenliği tehlikeye atacak her türlü baskıya direnmelerini bekler. Florida Eyalet Meclisi’nin talebi üzerine 1986 yılında yapılan bir araştırmanın sonucu rekabetin kılavuzluğa etkisini çok iyi anlatmıştır:
“Bir geminin güvenli geçişini gerektiren kamu çıkarları ile geminin armatörünün ekonomik çıkarları arasında belirgin bir uyumsuzluk mevcuttur. Kılavuz kaptanın vereceği kararları alırken, gemisini kılavuzladığı armatöre karşı ekonomik olarak kendini bağımsız hissedebilmesi kamu çıkarına en yararlı olanıdır. Eğer kılavuz kaptanlar bir işi almak için kendi aralarında rekabete girişmek durumunda kalırlarsa, muhtemeldir ki bir kılavuz kaptan armatörün maddi çıkarlarına daha uygun olsun diye güvenlik gerekliliklerini tehlikeye atabilecek ve bu yolla bir diğer kılavuz kaptana rekabette üstünlük sağlamak isteyebilecektir.”
Bu yalnızca bir akademik iddia veya teori değildir. Şu bir gerçektir ki kılavuz kaptanlar normalde rekabetin olmadığı bir ortamda, güvenlik gerekçesiyle yapmayı reddedecekleri şeyleri, iş almak için, rekabet ederken yapacaklardır. Kılavuzlukta rekabeti savunanların iddia ettiklerinin aksine bu, kanun ve kurallarla da önlenebilecek bir şey değildir.
3- Rekabet, bazı gemilere ayrıcalıklı hizmet verilmesine yol açar:
Kılavuzlukta rekabet yokken, her geminin aynı kalitede kılavuzluk hizmeti alma olanağı vardır. Rekabet olması durumunda kılavuz kaptanlar daha sık ve düzenli olarak iş aldıkları daha kârlı müşterileri ve daha kolay işleri kollayacaklar ve tercih edeceklerdir. Kısacası böyle bir sistemde bazı kılavuz kaptanlar kaymak tabakasını alacaklardır. Açık denizden kılavuz kaptan alma mevkiine gelen veya rıhtımdan ayrılmaya hazır olan bir gemi, bazen kendisine gelecek olan kılavuz kaptanın daha kârlı bir işe gittiğini veya daha ayrıcalıklı bir armatörün gemisini kılavuzlamaya gittiğini görebilir. Bu tip muhtemel durumlar hem geminin veya acentelerinin hem de kılavuz kaptanların ayrıcalıklı muamele arayışında olduğu durumlarda, açıktan para verme, teşvik primi gibi yasal olmayan faaliyetleri teşvik edebilecektir.
Rekabetin olmadığı geleneksel kılavuzluk sistemlerinde, kılavuz kaptanların her zaman ve her gemi için hazır durumda olmaları şarttır. Tek rotasyonlu sistemde, her gemi talep ettiğinde, sıra kimde ise o kılavuz kaptan tarafından kılavuzlanır; burada kılavuz kaptanın gemiyi beğenip beğenmemesi aranmaz. Buna ek olarak, işlerin dönüşümlü vardiyada kılavuz kaptanlar arasında bölüşülmesi ile kılavuz kaptan yeterince dinlenebilir ve bir başka deyişle fiziksel ve ruhsal olarak yapacağı işe hazır olabilir. Yalnızca kılavuzluk hizmetleri değil, fakat idari faaliyetler ve destek faaliyetleri ile eğitim de daha düzgün ve düzenli bir şekilde yapılabilir. Sonuç olarak rotasyon sistemi, kılavuz kaptanların her tipteki gemide ve her türlü kılavuzluk görevinde deneyim sahibi olmasını garanti eder.
Gemilerin kılavuz kaptanları seçme ve tercih etme imkânlarının olduğu rekabetçi kılavuzluk sisteminde ise bir rotasyon olanağı veya her istendiği anda kılavuz kaptan bulabilmenin garantisi, pratik olarak bulunmamaktadır.
4- Rekabet, kılavuzluk hizmetlerine gerekli yatırımın yapılmasına engel olur:
Her ne kadar kılavuzluk kişisel olarak verilen hizmet ise de, kılavuzluk operasyonları nispeten sermaye yoğun işlerdir. Modern ve etkin bir kılavuzluk operasyonu, pilot motoru ve mürettebatı, gözcü-muharebeciler, eğitim programları, telsizler ve bugün daha da artan bir şekilde, elektronik seyir donanımları gerektirmektedir. Eğer yapılacak işin bir garantisi yoksa, bu ve bunun gibi yatırımların yapılması mümkün olmaz. Bu bakımdan kılavuzluk operasyonu bir kamu teşekkülüne benzer. Büyük bir farkla ki, o da kamu teşekkülünün monopol olarak binlerce, belki de milyonlarca, müşterisi olabilir. Öte yandan, bir kılavuz kaptan grubunun işlerinin önemli bir bölümünü, çoğunlukla belli sayıdaki ana müşteriler oluşturur. Bu müşterilerin kılavuz kaptanlardan çok daha üstün ekonomik güçleri ve daha güçlü pazarlık pozisyonları vardır ve kılavuz kaptan grubuna kolaylıkla istediklerini yaptırabilirler.
ABD karasularındaki kılavuzlukla ilgili deneyimler göstermiştir ki, kılavuzlukta rekabet, kötü donanımlı, yetersiz ve marjinal operasyonların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sahillerdeki kılavuz kaptana tabi gemilerin işletmecileri, evlerinden çağrılan, part-time çalışan Federal çalışma iznine sahip kılavuz kaptanları kullanacaklardır ki, bunların sürekli bir eğitim programları olmayacaktır ve bir eyalet kılavuz kaptan grubundan beklenen destek hizmetlerinin veya donanımın hiçbiri de bulunmayacaktır. Bu kılavuz kaptanlar, genellikle işverenleri tarafından işlerinde en iyiler olarak görülürler, ta ki kötü hava şartları olup da gemilerin manevrası iyice zorlaşıncaya ve/veya daha uygun pilot motoruna ihtiyaç oluncaya kadar. O zaman da gemi işletmecisi, onları bırakıp, eyalet kılavuz kaptan grubundan istekte bulunur.
5- Rekabet, ekonomik olarak uygun değildir:
Bir kılavuzluk hizmetinin tam olarak verilebilmesi için gerektirdiği büyük çaplı sermaye göz önüne alınırsa, bir kılavuzluk bölgesinde iki veya daha fazla grubun kılavuzluk servisi vermesi durumunda, bazı yatırımların tekrarlanması kaçınılmazdır; pilot istasyonu, pilot motoru, gözcü-muhabereciler gibi. Kılavuzluk masraflarının gerektiğinden yüksek olmaması amaçlanıyorsa, bu tekrarlanmış yatırımlar kamu çıkarlarına aykırıdır.
6- Rekabet, kılavuzluğa daha yüksek oranda kanuni müdahaleyi gerektirir:
Tarih içinde, Eyalet kılavuzluğunda rekabette yaşanılan birkaç örnek göstermiştir ki, rekabet olduğunda kanun koyucu makamlar üzerindeki yük özellikle, izin belgesi, eğitim ve fiyat konularında rekabet olmayışına kıyasla çok daha fazla olmaktadır. Rekabetin olmadığı ve tek bir kuruluşa izin veren düzenlemelerde, yeni kılavuz kaptanların işe başlatılmasını çabuklaştırmak için eğitim sürecini ve yeterlik belgelerinin verilmesini hızlandırmak ya da başka türlü kural dışı fiyat uygulamalarına gitmek amacıyla ıskontolar yapmak gerekmez. Rekabet olduğunda, bu tip suiistimallerin tespiti için çok daha büyük ölçüde gözetime gerek olmaktadır.
Eğitim, rekabete açık kılavuzlukta, özellikle çok zor bir hukuki düzenleme sorununa yol açmaktadır. Sınıfta anlatılan ya da simülasyon ile yapılan kılavuzluk eğitiminde son zamanlarda önemli gelişmeler olmasına rağmen, bir kılavuz kaptanın eğitilmesinde en önemli katkı, hâlâ kıdemli bir kılavuz kaptanın bizzat iş başında ve köprüüstünde vereceği eğitimle sağlanabilmektedir. Bir bölgede birbiri ile rekabet eden iki ayrı kılavuzluk grubunun bulunması halinde ise, stajyer kılavuz kaptan yalnızca bir tek kılavuzluk grubunda, çoklukla bütün gemilere ve her tipteki gemilere çıkıp eğitim görme ve tecrübe kazanma olanağı bulamaz. Siz kılavuz kaptanlara zorunluluk getirip, gelecekteki rakiplerinizi eğitin deseniz bile, eğitim için gerekli olan işbirliği ve güven anlayışını zorlama ile sağlayamazsınız.
Böylece tecrübelerle sabit olunmuştur ki, kılavuzlukta rekabeti savunanların söylediklerinin aksine, her gemi işletmecisinin kendi kılavuz kaptanını seçmesiyle, sistem kendi kendine yürümemekte, tam aksi bir sonuç ortaya çıkmakta, sistemdeki sorunlar içinden çıkılamaz hale gelmektedir.
SONUÇ
Zorunlu kılavuzluk, uzun vadede şimdiye kadar bir hükümet için kendi denizlerini korumak, halkının ve deniz çevresinin güvenliğini sağlamak ve deniz yolu ile yapılan ticareti kolaylaştırmak amacıyla sağlanabilecek en etkili mekanizma olagelmiştir. Etkilidir çünkü bir geminin kumanda merkezi olan köprüüstüne, amacı kamu çıkarını korumak olan bir kişiyi konumlandırmaktadır. Bir kılavuz kaptan yapacağı bu işi alabilmek için rekabet etmek zorunda kalırsa, özellikle de bu işi rekabeti destekleyen bir armatörden veya başka bir kuruluştan alıyorsa, bilir ki kendi yaşamsal çıkarları, hükümetin ve halkının çıkarlarını korumakta değildir; kılavuz kaptanın menfaati, kendi seçimini kim yapıyorsa ona bağlıdır. Kılavuz kaptanın rolü bu şekilde tehlikeye atılırsa, kılavuzluk sisteminden de istenen sonuç alınamaz, gemilerin, çevrenin ve kamunun güvenliği tehlikeye girer.
This article was written by admin